14 Kasım 2016 Pazartesi

Sinema Öğrencilerinin Ölmeden Önce Mutlaka İzlemesi Gereken 15 Belgesel Film

“Gerçekçiliği algılamak bir yetenek işidir. Çoğu insanda bu yetenek yoktur ama belki böylesi daha iyidir.” –Ingmar Bergman


-----------------------------------------------------------------------------

1-YÖNETMENLERİN TANIKLIĞINDA BELGESEL SİNEMA

Tarihsel, sosyal ve kültürel olayları saptamak ve bunu gelecek kuşaklara aktarmakla kendilerini sorumlu görmüş çok az sayıdaki belgesel yönetmeni, 
ne yazık ki ülkemizde yeterli ilgiyi görememiş ve onlarla ilgili çok az çalışma yapılmıştır.
-----------------------------------------------------------------------------
2-Tarihin Işığında Sinema

Yapım Türk sinemasının tarihsel serüveni ile birlikte tarihi filmlere toplu bir bakışı içermektedir. Belgeselde, başlangıçtan bu yana Türk sinemasının tarih ile ilişkisi anlatılırken, dönem özelliği ile popüler olan tarihsel temalar ve bunların yansıması örneklerle incelenmektedir.


-----------------------------------------------------------------------------
3-Sinema Sevgilim - Stanley Kubrick


-----------------------------------------------------------------------------
4-Sinemanın İlkleri - Amerikan ve Avrupa Sineması


-----------------------------------------------------------------------------
5-Fantastik Türk Sineması 

Yönetmenliğini Mesut Kara'nın yaptığı fantastik/avantür türk sinemasına emek veren oyuncu/yönetmen ve senaristlerle yapılan söyleşiler sizlerle.Sinemamıza ilgi duyan her insanın sıkılmadan izleyebileceği keyif veren bir çalışma olmuş sinemamızdan güzel kesitler ile de süslenmiş.


Yönetmen : Mesut Kara 
Tür : Belgesel 
Özellikler : Renkli
-----------------------------------------------------------------------------
Aynalar belgeselinin bu bölümünde, Kemal Sunal öncesinde Türk sinema tarihindeki mizah ve Kemal Sunal'ın canlandırdığı Şaban karakteri üzerinden Türkiye'nin mizah anlayışı irdeleniyor.
Can Dündar

"Cemo'nun Arşivi" Kanalından Alındı.

1996 yılının 11 Ekim günü Hisar'da sürekli gittiği bir kahvehanede buluştuk Kemal Sunal'la...
Günlerden Cuma'ydı. Rolleri değişmiş gibiydik:
O, ekrandaki "Gülen adam"dan beklenmeyecek kadar ciddiydi.
Bense "Aynalar" belgeseli için haftalardır Kemal Sunal filmi izlemekten "Şabanlaşmış" haldeydim.
Aynalar'ın araştırma ekibi, onunla ilgili neredeyse tüm yazıları toplamış, tezleri okumuş, filmlerini izleyip, önemli diyalogları kağıda dökmüştü. Tam da "Kemal Sunal güldürüsü" üzerine tez yazdığı bir sırada, elimdeki dosyayı görünce "Sen benim tezi yazmışsın bile..." diye espri yaptı. Dosyadan yararlanıp yararlanamayacağını sordu. "Elbette" dedim.
Buluşma amacım, hem onu kendi belgeseli için bir söyleşiye razı etmek, hem de "Şaban karakteri"ni tartışmaktı.
Söyleşi konusunda kararlıydı. Yıllarca filmlerini yayınlayıp rating rekorları kıran kanalların kendisine hiçbir telif ödememesinin kırgınlığıyla ancak çok yüksek bir bedel karşılığı tv röportajı verebileceğini söyledi.
Bunun üzerine "Şaban" meselesine geçtik. Ona tek bir soru sordum:
"Neden tv'deki filmleriniz izleyici rekorları kırdığı halde dizileriniz izlenmiyor?"
Bence "Sunal efsanesi"nin sırrını çözecek anahtar, bu sorunun yanıtında gizliydi. Dizilerin, özensiz çekildiğinden söz etti. Asıl yanıtı tezine saklamıştı.
Sunal'ın sinema serüvenini 3 döneme ayırmak mümkün:
1. dönem; 1974'te "Salako" ile başlayıp ertesi yıl ilk "Hababam Sınıfı" ile süren ve 1991'de "Varyemez"le noktalanan 15 yıllık "Şabanlık dönemi..."
2. dönem; özel televizyonların Sunal filmlerini bol keseden ekrana sürmelerinden sonra Yeşilçam'a ara verip, dizilere yöneldiği 1990'lı yıllar...
3. dönem ise, geçen yıl "Propaganda" ile başlayan "yeni bir Kemal Sunal" dönemi...
Bu 3 dönem içinde en başarılısı hiç kuşkusuz ilk dönemdir. Sunal'ı bir halk kahramanı haline getiren, o filmlerde çizdiği "Şaban" tiplemesidir.
"Şaban", 1970'lerin sıcak politik ikliminde ve 1980'lerin yoğun baskı döneminde kitlelerin sivri dili olmuş, saf, namuslu, temiz bir adamdı. Köyden kente gelmiş, türlü pisliğe göğüs germiş, kötülerle dalga geçmiş ve sonunda her nasılsa onları yenmiş bir "Modern Keloğlan"dı. (Nazlı Kırmızı/1990)
Bazen ağayla mücadele eden bir eşkıya (Salako), bazen sınai atıklarıyla çocukları zehirleyen işadamına kafa tutan bir bekçi (Bekçiler Kralı), bazen çeteleri kovalayan bir ortadirek mensubu (Ortadirek Şaban) rolündeydi.
Korkak, salak ve sakardı. Ama haksızlığa hep direndi. Rüşvetin, yolsuzluğun, kötülüğün prim yaptığı, dürüstlüğün "Şabanlık" sayıldığı bir dönemde, iyilerin eninde sonunda kazanacağı umudunun simgesi haline geldi.
Toplumun, saflığa duyduğu özlemi ve özellikle 80'lerde bastırmak zorunda kaldığı öfkesini, mizahın diliyle yansıttı. Ama onunki kışkırtıcı değil, rahatlatıcı bir mizah diliydi. Nitekim kendisi de Nebil Özgentürk'e, "Eğer iktidarlar ayakta durabiliyorsa, benim halkın kızgınlığını hoşgörüye çevirmem sayesindedir" diyecekti.
Bu nitelikler, "Şaban"ın 1970 ve 80'lerde niye bu kadar gözde olduğunu anlamamızı sağladığı kadar, 1990'larda çektiği dizilerin niye tutmadığını da açıklıyor. Çünkü ağalardan işadamlarına, üniformalılardan çeteler kadar herkesi "ti'ye alıp", küfründen nasiplendiren 70'lerin "Şaban"ı, 90'ların tv yönetmenleri tarafından "evcilleştirildi".
"Bekçiler Kralı"nda (1979) "kutsal görev" anlayışıyla dalga geçen o serseri, dizilerinde birden bütün eleştiri oklarını kırıp "askerlikle ilgili anıları hicveden bir komik adam" ("Şaban Askerde"/1993) ya da "saçma olayları kovalayan bir dedektif" ("Bay Kamber"/1994) haline getirildi. "Adeta düne kadar alay ettiği kurumlardan özür diletildi" (Veysel Atayman/1998).
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
9-Ara Güler : Bir İstanbul Efsanesi


-----------------------------------------------------------------------------
10-Sinemanın İlkleri - Belgesel Sinema: Kent Senfonileri


-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
14-Film Bitti 1.bölüm TRT Belgesel



-----------------------------------------------------------------------------
15-Sinema Benim Aşkım
6.3.2010 tarihli NTV'de yayınlanan programda efsane film 'Vesikalı Yarim' hakkında yönetmen Lütfi Akad, senarist Safa Önal, başrol oyuncuları Türkan Şoray ve İzzet Günay ve film için bestelenen 'Kalbimi kıra kıra'yı seslendiren Şükran Ay'ın söyleşileri yer alıyor.


-----------------------------------------------------------------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder